SILO LONDON
DÜNYANIN İLK SIFIR ATIK RESTORANI
Miselyumdan (mantarın ana bileşeni, bitkisel kısmı) sarkıt lambalar, geri dönüştürülmüş deriyle kaplanmış yemek tezgahı, sürdürülebilir kaynaklı İngiliz külünden yuvarlak yemek masaları ve beş metre uzunluğunda bir garson istasyonu, kullanılmış cam şarap şişelerinden duvar lambaları, doğal, biyolojik olarak parçalanabilen yünlü kumaşlardan koltuk döşemesi ile SILO dekorasyonda geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik olarak çok ciddi bir örnek teşkil ederken, Şef Douglas McMaster'ın yönettiği restoran, aynı zamanda sıfır atık yaratmak ve gıda üretim süreçlerindeki döngüyü kapatmak amacıyla yola çıkıyor.
Önceki akşam yemeği servisi sırasında içilen cam şarap şişeleri, restoranın duvar ışıklarını oluşturmak için Mark Ciavola tarafından kırılıp, kalıplanmış ve fırında pişirimiş; her biri, ortasında açık bir ampul bulunan üçlü dairesel tabaklardan oluşuyor.
HEM SÜRDÜRÜLEBİLİR HEM SIFIR ATIK
Restoranın sürdürülebilirlik odaklı anlayışını yansıtan SILO restoran tasarım ofisi Nina+Co tarafından yapılmış. Stüdyonun kurucusu Nina Woodcroft, "Döngüsel düşünceyi uygulayarak, sürdürülebilir malzemeleri kullanarak ve bunların biyolojik olarak nasıl bozunacağını veya gelecekte yeniden kullanım için nasıl parçalara ayrılacağını göz önünde bulundurarak, gıdanın zarafetine ve bütünlüğüne yakışan, düşünceli bir iç mekan yarattık." diye anlatıyor mekanın konseptini.
Beyaz boyalı yemek odası, geri dönüştürülmüş plastik ambalajlardan yapılmış devasa yivli bir bar tezgahıyla destekleniyor. Yemek masalarının benekli üst kısımlarını oluşturmak için geri dönüştürülmüş plastik kullanılmış. Sürdürülebilir kaynaklı dişbudak ağacından yapılmış silindirik ayaklarla destekleniyorlar ve mantar detaylarına sahipler.
Önceki akşam yemeği servisi sırasında içilen cam şarap şişeleri, restoranın duvar ışıklarını oluşturmak için Mark Ciavola tarafından kırılıp, kalıplanmış ve fırında pişirimiş; her biri, ortasında açık bir ampul bulunan üçlü dairesel tabaklardan oluşuyor.
Tasarım ofisi "Amaç, biyolojik olarak bozulacak veya gelecekte yeniden kullanım için kolaylıkla parçalara ayrılacak, atıklardan veya özenle elde edilmiş doğal malzemelerden oluşan bir iç mekanla döngüyü kapatmak. Silo'nun sanayi sonrası ahlakını takip ederek, asırlık teknikleri kullanmanın yanı sıra yenilikçi malzeme ve teknolojilerden yararlanan yerel zanaatkârlarla çalışmayı tercih ettik." diyor
Dünyanın ilk sıfır atık restoranı olan Silo, restoranın şefi Douglas McMaster, yemekleriyle misafirlerini etkilemeye devam ediyor, aynı zamanda dünyayı sürekli ileriye ve daha yeşil bir geleceğe doğru yönlendiren gastronomik yenilikleriyle de.
Peki sıfır atık restoranı tam olarak nedir? Bir restoranın bu ödüle hak kazanabilmesi için atıklarının %90 veya daha fazlasının çöpe gitmesini engellemesi gerekiyor. Silo'da atıkların yaklaşık %95'i iki yolla yönlendiriliyor: menü ve materyaller.
Peki McMaster, Silo ve daha büyük restoran endüstrisi için sırada ne var?
McMaster, "Hepimiz finansal olarak sürdürülebilir olma konusunda zorluklarla karşı karşıyayız, bu nedenle değişime açık olmak ilk adımdır" diyor. "Menülerimizi sürdürülebilir bir yöne yönlendirmek çok zor" diye ekliyor ve ekliyor: "Z kuşağıyla büyük bir değişim yaşanıyor. Hepsi yemek pişirmenin çevreyle nasıl bağlantılı olduğunu düşünüyor." Silo'ya gelince, McMaster şimdiden bir sonraki avangart yemeğini ve konseptini planlıyor. McMaster, "Silo'daki kültür pek çok şeyi kapsar, ancak biz mükemmelliğin önkoşulunu taşıyan bir inovasyon merkeziyiz" diyor. "Bu yüzden gelişiyoruz."